Neoliberal Ve Muhafazakâr Sağlık Politikaları Kıskacında Kadınlar
Türkiye’de AKP hükümeti tarafından 2003’te başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı, küresel “sağlık sektörü reformları”nın bir parçasıdır ve diğer ülkelerde yer alan reformlarla ortak mekanizmalar içermektedir. 2003’ten bu yana kadın bedeni üzerinden geliştirilen nüfus politikaları ve kadını aile içinde tanımlayan, ayrımcılık içeren söylem ve uygulamalarla da desteklenen sağlık reformu, kadınların cinsel/üreme haklarında ciddi kayıplara neden olmuştur.
Küresel düzeyde uygulanan neoliberal sağlık politikaları sonucunda üreme/cinsel sağlık hizmet ve haklarında kısıtlamalar (İspanya, Polonya, Amerika, Hindistan gibi) hep olagelmiştir. Türkiye’de yaşanan hak ihlalleri ve kısıtlamaların oluşmasında ise neoliberal küreselleşme politikalarının yanı sıra muhafazakâr nüfus politikaları ve söylemleri de etkili olmuştur.
Kapitalizmin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizin yarattığı dalgalanmalar hem dünyada hem de Türkiye’de en fazla kadınları etkilemekte ve bu durum yoksulluğun kadınlaşması dediğimiz olguyu derinleştirmektedir. Yoksulluk, işsizlik, yanlış sağlık politikaları ve Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulaması kadınların hastalık yüklerinin artmasına neden olmaktadır. Yoksul olduğu için sağlık hizmeti almakta zorlanan kadınlar ya hizmetten vazgeçiyor veya devlete borçlanıyor. En temel hakları olan sağlığa ulaşamayan ve devlete borçlanan kadınlar tüm bunların sonucunda ataerkil ve kapitalist sistemden ve erkeklerden bağımsızlaşamıyor.
Türkiye’de finansallaşma ve borç ekonomisi kadınların cinsel/üreme haklarını ciddi şekilde etkiliyor. Sağlık sistemini şekillendiren neoliberal/muhafazakâr politikalar sonucunda kürtaj, sezaryen ve doğum kontrol hizmeti sağlamada yasal olmayan uygulamaların önü açılırken diğer yandan da istenmeyen gebeliklerin, güvensiz doğum uygulamaları sonucunda kadın ölümlerinin ve enfeksiyonların artması bekleniyor. Bunların arasında önemli bir yeri olan ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar karşısında kadınların hizmete erişimi sınırlı kalmakta ve koruyucu sağlık hizmeti alamamaktalar.
Sağlık haklarına erişemeyen kadınlar ve HPV aşısının sınıfsallığı
Son dönemde özellikle kadın hareketinin gündemleştirmesi ile beraber görünür olmaya başlayan HPV, cinsel yolla bulaşan ve en fazla kadınları etkileyen bir virüstür. Her kesimden, her türlü hayat tarzından, cinsel kimlik ve yönelimden bireylerin bu virüsle karşılaşabilme olasılığı varken rahim ağzı kanserine yol açan ana etmenlerden olması ve yarattığı risklerle kadınları tehdit etmekte olan HPV’yi önlemek ve enfeksiyonlara erken tanı koymak için birden fazla yöntem mevcuttur. Bunlar; bilgilenme, kondom kullanımı, tarama ve aşıdır. Ama yukarıda da bahsettiğimiz gibi sağlık sistemindeki dönüşüm, neoliberal politikalar, muhafazakârlaşma ve kadınların yoksullaşmasındaki artış bu önlemlerle kadınların buluşmasını engellemektedir.
Bilgilenme hakkı: Sağlık paketi uygulamasından önce eski sağlık ocağı sisteminde yerelde sağlık ocağı çalışanları tarafından halka (kadın/erkek) yönelik düzenli bilgilendirmeler (doğum kontrol, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar gibi) sınırlı da olsa yapılıyordu. Şimdiki sistem içinde ise performansa dayalı sağlık sistemi birinci basamakta sağlık çalışanlarının eğitim ve bilgilendirme yapmasını imkânsız kılmaktadır. Bu da HPV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı geliştirilen ön yargıları ve sosyal damgalamayı tekrar tekrar üretmekte ve kadınların mağduriyetini artırmaktadır. Ayrıca devletin “cinsel sağlık eğitimi” politikasının olmaması, bunların konuşulmasının yasaklanması da süreci negatif anlamda etkilemektedir.
Korunma yöntemlerine erişim hakkı: Türkiye sağlık politikaları nedeniyle genel olarak cinsel sağlık, korunma yöntemleri, cinsel yolla bulaşan yaygın hastalıklarla ilgili bilgileri erişime sunulmuyor. Korunma yöntemlerinden kondom, başta HPV olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklara büyük ölçüde (kişinin aktif lezyon veya siğili yoksa) koruma sağlıyor. Bu yüzden HPV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunma yöntemleri herkesin erişim sağlayabileceği kaynaklar olmalıdır. Eski sağlık ocağı sisteminde sağlık ocaklarından ücretsiz temin edilen kondoma bireylerin ulaşımı artık çok zor. Piyasa değeri 50 TL ile 200 TL olan kondomlara ekonomik olarak ulaşmak oldukça zor.
Tarama programı: HPV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak ya da tedavi almak amacıyla düzenli taramalara gidilmesi hayati önem taşımaktadır. Tarama programında, rahim ağzından smear (sürüntü) alınarak HPV DNA testi uygulanır. Toplumumuzda kadınların jinekolojik muayene olması birçok zorluk içermektedir ve çoğu kadın için de travmatik bir deneyimdir. Kadınların 30 yaşından itibaren erken teşhis için yaptırmaları gereken bu testi çoğu kadın yaptırmamaktadır. Bireylerin yeteri kadar tarama yaptırmaları da yine devlet ve sosyal çevre tarafından teşvik edilmelidir. Smear testinin sadece evli kadınlara yapılacağı yönündeki hatalı bilgi kadınların bu taramadan yararlanmasını engellemektedir. Bu yargı sadece toplum içinde değil aynı zamanda sağlık çalışanları arasında da olduğu için hizmete erişimde sıkıntılar yaşanıyor. Devlet hastanelerindeki bu ayrımcılıktan dolayı bazı bireyler özel hastanelere yönelse de yüksek ücretlerden dolayı bu da sürdürülebilir bir uygulama olmamaktadır.
Ayrıca Türkiye ve dünyada tarama programının sadece kadın üzerinden yürütülmesi de hastalıkta kadına yeni yükler yüklemektedir. Evet, erkeklere de HPV testi yapılabilir. Testi yapabilmek için penisten sürüntü örneği alınır. Farklı bir bölgede lezyon mevcut ise o bölgeden örnek doku alınır. Cinsel yolla bulaşan bu hastalığın tanı ve tedavi süreci sadece kadınların sorumluluğunda değildir.
Aşı: Son yıllarda en fazla gündem etmeye çalıştığımız korunma biçimi olan HPV aşıları ulusal aşı programımızda değildir. Devlete ait sağlık kuruluşlarında da aşıya dair bir bilgilendirme yapılmamaktadır. Aşının güncel fiyatı üç doz aşı için 2 bin 85 liradır. Türkiye’nin güncel ekonomik koşullarını, sağlık güvencesinden yoksunluğu, kadınların işsizlik oranlarını göz önüne alırsak bu fiyat aşıya erişimi engelleyen başlıca faktörlerden bir tanesidir. Temel ihtiyaçlarını bile zor karşılayabilen kadınlar için HPV aşısı bir lükstür. Aşıya ücretli olarak erişmek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinden yaşayan kadınların sınıfsal ayrımcılık yükünü de artırmaktadır.
Kadınlar Haklarına ve Hayatlarına Sahip Çıkıyor!
Devletler aşı politikalarını belirlerken maliyet ve yarar hesaplamaları yaparlar. Ancak HPV aşısında aşı olmamanın bedelini kadınlar yaşamlarıyla ödüyor!
Aşıya, bilgiye, erken tanıya ve korunma yöntemlerine erişimi engellenerek rahim ağzı kanseri olan kadınların sağlık güvencelerinden yoksun, işsiz ve yoksul olmaları tedavi sürecini sınırlamaktadır. Devletin, sağlık politikaları sonucunda koruma hizmetlerinden tedavi hizmetlerine geçmesi; rahim ağzı kanseri ve HPV’yi temel bir kadın sağlığı / halk sağlığı sorunu haline getirmektedir. Ayrıca bahsi geçen tedavi hizmetlerinin şartlara (genel sağlık sigortası gibi) bağlanması ve özelleştirilmesini tekrar hatırlatmış olalım.
HPV aşısının ulusal aşı programına alınması için birçok eylem ve girişim yapılmaktadır. HPV aşısının ücretsiz olması ve ulusal aşılama programına alınmasıyla ilgili İstanbul Barosu Çocuk ve Kadın Hakları Merkezi, İstanbul Sosyal Güvenlik Müdürlüğüne başvurdu; Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin aşının SGK kapsamında olması için açtığı davayı kazanması emsal teşkil edecek niteliktedir.
Temel Sağlık Hakkımız İçin Mücadeleyi Yükseltmenin Zamanı